
Nehir
Admin
http://www.gebeyim.com/%22index.php/%22
İnsan vücudunda toplam 4 gr. kadar bulunmasına karşın biyolojik yönden oldukça önemli ve eksikliğinde ciddi sorunlarına yol açan bir elementtir. Bu özelliği uzun yıllardır bilinmektedir. Eksikliği özellikle büyümenin hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Kadınlar doğurganlık dönemlerinde adet kanamaları ile kan kaybetmeleri sonucu demir eksikliğine girebilirler. Ayrıca yiyeceklerin demir içeriğinin düşük ve emiliminin de güç olması eksikliğinin ortaya çıkışını kolaylaştıran faktörlerdir.
Besinlerle alınan demirin ortalama koşullarda ancak % 10 kadarı barsaklardan emilebilir. Bitkilerde (nonheme demir) ve yenilen ette (heme demir) bulunan demir yapısal olarak farklıdır. Hayvansal kaynaklı olan heme demir daha iyi emilir. Karışık olarak beslenildiğinde nonheme demirin de emilimi artmaktadır. Bu durum vejetaryenlerin karşılaştığı bir diğer önemli sorundur. Tahıllardaki fitatlar , bazı sebzelerdeki oksalatlar demiri bağlayarak emilmesini engeller.
Alınan demirin emilme oranını vücut açısından iki mekanizma belirler. Bunlardan birincisi vücut depolarının doygunluk derecesidir. Diğeri de kemik iliğinin aktivite hızıdır. Yani vücuttaki demir depoları yeterince dolu değilse ve kemik iliğinde aktivite artmışsa barsaklardan emilim oranı artar. Demirin emilme işlemi 2 ila 4 saat süren yavaş bir eylemdir. İki değerlikli Ferrous formu üç değerlikli Ferric formuna göre daha iyi emilmektedir. C Vitamini 3 değerlikli demiri 2 değerlikli hale çevirerek emilimin daha iyi olmasını sağlar. Emilen demir transferin denilen bir kan proteinine bağlanarak kemik iliği ile dalak ve karaciğere gider. Vücudumuzdaki demirin yaklaşık % 25 i ferritin proteinine bağlanarak bir demir-protein kompleksi olarak hemosiderin halinde depolanır. Ferritin karaciğer, dalak ve kemik iliğinde bulunur. Kandaki ferritin seviyesini tetkik etmek demir depoları hakkında fikir verir. Normali 60 - 110 mcgr. dır. Plazmanın total demir bağlama kapasitesi ise 100 ml.de 300 mcgr. kadardır. Eğer kansızlık varsa kandaki demir (=ferritin) düşük, demir bağlama kapasitesi yüksek olacaktır. Ferritin seviyesi ne denli düşükse demir depoları o denli boşalmış demektir.
Vücudumuzdaki demirin % 65 kadarı (=2,5 gr.) kandaki alyuvarlarda (=eritrosit) Hemoglobin olarak bulunur. % 7 - 8 kadar da (=0.3 gr.) adalelerde myoglobin olarak ve katalaz, peroksidaz, gibi sitokrom enzim sistemlerinde aktif halde bulunur. Kalan diğer kısmı da (=1gr.) depo demirdir.
Demirin vücutta depolanabilir olması fazla alındığında sorun olabilecek bir durumdur. Bu karaciğer harabiyeti ve kalp krizi riskini arttıran bir olaydır. Aslında kan kaybı olmadığı takdirde dışarıdan alınması gereken demir miktarı oldukça azdır. Her gün kanımızdaki hücrelerin % 1 i ömürlerini doldurarak parçalanır. Bunlardan elde edilen demir ile yenileri üretilir. Günlük gereksinmenin % 90 ı bu yoldan sağlanabilir. Fakat kanamalar ihtiyacı artırır. Örneğin ortalama bir adet kanaması ile 30 - 40 mg. demir kaybedilir. Emziren bir anne sütüyle günde 1 - 2 mg kaybeder. Gebelik süresince bebeğe geçen demir miktarı 500 - 1000 mg kadardır ki bunun 500 - 700 mg kısmı son aylarda olmaktadır. Annenin demir depolarının toplam 1 gr. kadar olduğu düşünülürse bu miktarların anlamı daha iyi anlaşılır. Rahim içersindeki bebek annenin vücudunda ne kadar demir olduğunu önemsemeden ihtiyacı olan demiri annesinden alacaktır ve kendi depolarını dolduracaktır. Besinlerle ve ilaç olarak dışarıdan demir alınmadığında gebeler ciddi sorunlarla karşılaşırlar. Bu durum dolaylı olarak bebeği de etkiler. Annenin demirinin azalması onu kansızlık sonucunda solunum sıkıntısına sokar. Doğum sırasında kaybedilen kan da ( =ortalama 300 - 400 mg.demir) durumu daha da ağırlaştıracaktır. Halsizlik, üşüme, bitkinlik nedeniyle hareket etmesi bile imkansızlaşır.
Alınan demirin emilimini etkileyen nedenler sıralanacak olursa;
Barsaklardan Demir Emilimi Arttıran Durumlar
Büyüme dönemi, gebelik, emzirme, kanama gibi gereksinim artması
Midedeki asit salgısı
C Vitamini varlığı
Vücuttaki demirin azalması
Ette bulunan heme demir etkisi
Proteinden zengin gıdalar
Narenciye ve yeşil sebzeler
Demir mutfak gereçleri
Bakır, kobalt, mangan gibi elementlerin besinlerle alınması.
Barsaklardan Demir Emilimini Azaltan Durumlar
Mideden asit salgısının azalması
Antiasit ilaç kullanımı
Et ve içeceklerde fosfat bulunması
Kalsiyum
Hububattaki fitat maddesi
Yeşil yapraklı sebzelerde oksalat bulunması
Soya proteini
Çay ve kahve
Barsak hareketlerinin hızlanması
Çeşitli besinlerdeki demirin emilim oranları
Daha önce de belirtildiği üzere besinlerin içerdiği demirden çok ne kadarının vücut tarafından emilebildiği daha önemlidir.
Emilmeyen demir dışkı ile atılır. Demir içeren ilaçlar dışkıyı renk ve kıvam olarak değiştirir. Bu esnada yapılacak dışkı tetkikleri yanlış sonuç verirler.
Demirin Vücuttaki Görevleri
En önemli görevi hemoglobin (hem = demir) yapımıdır. Hemoglobin kanımızdaki alyuvarlarda (=eritrositler) bulunur ve oksijen taşıma işlemini yaparlar. Solunum yolu ile alınan oksijen akciğerlerde kanın içersindeki bu hücreler ile temasa geçer. Alyuvarlar da buradan aldıkları oksijeni dokulara taşırlar. Demir 2 ve 3 değerlikli hallerinden (ferrous ve ferric) birbirine dönüşme işlemi ile oksijeni tutar ve bırakır. Bir hemoglobin molekülü 4 oksijen molekülü taşıma kapasitesine sahiptir. Bir insan vücudunda toplam 20 - 25 trilyon eritrosit vardır ve geçen her dakikada 110 - 120 milyon tanesi yeniden yapılmaktadır. Ortalama bir eritrosit ömrü 120 gün olup, dalakta ömrünü dolduran hücreler tutularak, parçalanmakta ve parçalarından yeni eritrositler yapılmaktadır.
Myoglobin yapısında bulunur. Bu hemoglobinin adalelerde bulunan tipi gibidir. Özellikle iskelet sistemindeki çizgili adalelerde ve kalpte bulunur. Adalelerin çalışmaları için gereken oksijeni taşır.
Enerji üretimi ve protein metabolizmasına etkili bir çok enzim için demir gereklidir. Enerji üretimi hücrelerde mitokondri denilen bölümde yapılır. Bununla ilişkili olan sitokrom sistemi de demirli enzimlere ihtiyaç gösterir. Katalaz ve peroksidaz içlerinde en önemli olanlardır.
Lenfosit denilen vücut savunma sisteminde yer alan bir tür kan hücresinin yapımına etkilidir.
Karnitine olan etkisi ile yağ asitlerinin metabolizmasına etki eder.
İnsan vücudunda toplam 4 gr. kadar bulunmasına karşın biyolojik yönden oldukça önemli ve eksikliğinde ciddi sorunlarına yol açan bir elementtir. Bu özelliği uzun yıllardır bilinmektedir. Eksikliği özellikle büyümenin hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Kadınlar doğurganlık dönemlerinde adet kanamaları ile kan kaybetmeleri sonucu demir eksikliğine girebilirler. Ayrıca yiyeceklerin demir içeriğinin düşük ve emiliminin de güç olması eksikliğinin ortaya çıkışını kolaylaştıran faktörlerdir.
Besinlerle alınan demirin ortalama koşullarda ancak % 10 kadarı barsaklardan emilebilir. Bitkilerde (nonheme demir) ve yenilen ette (heme demir) bulunan demir yapısal olarak farklıdır. Hayvansal kaynaklı olan heme demir daha iyi emilir. Karışık olarak beslenildiğinde nonheme demirin de emilimi artmaktadır. Bu durum vejetaryenlerin karşılaştığı bir diğer önemli sorundur. Tahıllardaki fitatlar , bazı sebzelerdeki oksalatlar demiri bağlayarak emilmesini engeller.
Alınan demirin emilme oranını vücut açısından iki mekanizma belirler. Bunlardan birincisi vücut depolarının doygunluk derecesidir. Diğeri de kemik iliğinin aktivite hızıdır. Yani vücuttaki demir depoları yeterince dolu değilse ve kemik iliğinde aktivite artmışsa barsaklardan emilim oranı artar. Demirin emilme işlemi 2 ila 4 saat süren yavaş bir eylemdir. İki değerlikli Ferrous formu üç değerlikli Ferric formuna göre daha iyi emilmektedir. C Vitamini 3 değerlikli demiri 2 değerlikli hale çevirerek emilimin daha iyi olmasını sağlar. Emilen demir transferin denilen bir kan proteinine bağlanarak kemik iliği ile dalak ve karaciğere gider. Vücudumuzdaki demirin yaklaşık % 25 i ferritin proteinine bağlanarak bir demir-protein kompleksi olarak hemosiderin halinde depolanır. Ferritin karaciğer, dalak ve kemik iliğinde bulunur. Kandaki ferritin seviyesini tetkik etmek demir depoları hakkında fikir verir. Normali 60 - 110 mcgr. dır. Plazmanın total demir bağlama kapasitesi ise 100 ml.de 300 mcgr. kadardır. Eğer kansızlık varsa kandaki demir (=ferritin) düşük, demir bağlama kapasitesi yüksek olacaktır. Ferritin seviyesi ne denli düşükse demir depoları o denli boşalmış demektir.
Vücudumuzdaki demirin % 65 kadarı (=2,5 gr.) kandaki alyuvarlarda (=eritrosit) Hemoglobin olarak bulunur. % 7 - 8 kadar da (=0.3 gr.) adalelerde myoglobin olarak ve katalaz, peroksidaz, gibi sitokrom enzim sistemlerinde aktif halde bulunur. Kalan diğer kısmı da (=1gr.) depo demirdir.
Demirin vücutta depolanabilir olması fazla alındığında sorun olabilecek bir durumdur. Bu karaciğer harabiyeti ve kalp krizi riskini arttıran bir olaydır. Aslında kan kaybı olmadığı takdirde dışarıdan alınması gereken demir miktarı oldukça azdır. Her gün kanımızdaki hücrelerin % 1 i ömürlerini doldurarak parçalanır. Bunlardan elde edilen demir ile yenileri üretilir. Günlük gereksinmenin % 90 ı bu yoldan sağlanabilir. Fakat kanamalar ihtiyacı artırır. Örneğin ortalama bir adet kanaması ile 30 - 40 mg. demir kaybedilir. Emziren bir anne sütüyle günde 1 - 2 mg kaybeder. Gebelik süresince bebeğe geçen demir miktarı 500 - 1000 mg kadardır ki bunun 500 - 700 mg kısmı son aylarda olmaktadır. Annenin demir depolarının toplam 1 gr. kadar olduğu düşünülürse bu miktarların anlamı daha iyi anlaşılır. Rahim içersindeki bebek annenin vücudunda ne kadar demir olduğunu önemsemeden ihtiyacı olan demiri annesinden alacaktır ve kendi depolarını dolduracaktır. Besinlerle ve ilaç olarak dışarıdan demir alınmadığında gebeler ciddi sorunlarla karşılaşırlar. Bu durum dolaylı olarak bebeği de etkiler. Annenin demirinin azalması onu kansızlık sonucunda solunum sıkıntısına sokar. Doğum sırasında kaybedilen kan da ( =ortalama 300 - 400 mg.demir) durumu daha da ağırlaştıracaktır. Halsizlik, üşüme, bitkinlik nedeniyle hareket etmesi bile imkansızlaşır.
Alınan demirin emilimini etkileyen nedenler sıralanacak olursa;
Barsaklardan Demir Emilimi Arttıran Durumlar
Büyüme dönemi, gebelik, emzirme, kanama gibi gereksinim artması
Midedeki asit salgısı
C Vitamini varlığı
Vücuttaki demirin azalması
Ette bulunan heme demir etkisi
Proteinden zengin gıdalar
Narenciye ve yeşil sebzeler
Demir mutfak gereçleri
Bakır, kobalt, mangan gibi elementlerin besinlerle alınması.
Barsaklardan Demir Emilimini Azaltan Durumlar
Mideden asit salgısının azalması
Antiasit ilaç kullanımı
Et ve içeceklerde fosfat bulunması
Kalsiyum
Hububattaki fitat maddesi
Yeşil yapraklı sebzelerde oksalat bulunması
Soya proteini
Çay ve kahve
Barsak hareketlerinin hızlanması
Çeşitli besinlerdeki demirin emilim oranları
Daha önce de belirtildiği üzere besinlerin içerdiği demirden çok ne kadarının vücut tarafından emilebildiği daha önemlidir.
Emilmeyen demir dışkı ile atılır. Demir içeren ilaçlar dışkıyı renk ve kıvam olarak değiştirir. Bu esnada yapılacak dışkı tetkikleri yanlış sonuç verirler.
Demirin Vücuttaki Görevleri
En önemli görevi hemoglobin (hem = demir) yapımıdır. Hemoglobin kanımızdaki alyuvarlarda (=eritrositler) bulunur ve oksijen taşıma işlemini yaparlar. Solunum yolu ile alınan oksijen akciğerlerde kanın içersindeki bu hücreler ile temasa geçer. Alyuvarlar da buradan aldıkları oksijeni dokulara taşırlar. Demir 2 ve 3 değerlikli hallerinden (ferrous ve ferric) birbirine dönüşme işlemi ile oksijeni tutar ve bırakır. Bir hemoglobin molekülü 4 oksijen molekülü taşıma kapasitesine sahiptir. Bir insan vücudunda toplam 20 - 25 trilyon eritrosit vardır ve geçen her dakikada 110 - 120 milyon tanesi yeniden yapılmaktadır. Ortalama bir eritrosit ömrü 120 gün olup, dalakta ömrünü dolduran hücreler tutularak, parçalanmakta ve parçalarından yeni eritrositler yapılmaktadır.
Myoglobin yapısında bulunur. Bu hemoglobinin adalelerde bulunan tipi gibidir. Özellikle iskelet sistemindeki çizgili adalelerde ve kalpte bulunur. Adalelerin çalışmaları için gereken oksijeni taşır.
Enerji üretimi ve protein metabolizmasına etkili bir çok enzim için demir gereklidir. Enerji üretimi hücrelerde mitokondri denilen bölümde yapılır. Bununla ilişkili olan sitokrom sistemi de demirli enzimlere ihtiyaç gösterir. Katalaz ve peroksidaz içlerinde en önemli olanlardır.
Lenfosit denilen vücut savunma sisteminde yer alan bir tür kan hücresinin yapımına etkilidir.
Karnitine olan etkisi ile yağ asitlerinin metabolizmasına etki eder.